Üstelik Cate Blanchett, art geriye çektiği başarılı sinemalardaki muazzam performanslarının yanında galalarda, ödül merasimlerinde, kırmızı halılarda, tüm yıldızlar şıklık yarışı yapıp en uygun giyinen, en dikkat çeken, en hoş görünen ve hakkında en çok kelam ettiren olmaya çalışırken daima ortadan sıyrılmayı ve her neredeyse en beğenilen olmayı da başardı.
Cate Blanchett Martin Scorsese’nin ses getiren son sineması Killers of the Flower Moon’un Cannes’daki prömiyerine özel olarak tasarlanmış bu nefis Louis Vuitton tuvaletle katıldı
Kırılması güç bir rekora imza atarak başrolünde olduğu sinemalar en çok En Uygun Sinema Oscar’ına aday olan bayan oyuncu haline gelen Cate Blanchett, 76. Cannes Sinema Festivali’nde de son sineması The New Uzunluk ile yarışıyor. Usta oyuncu, hem yarışmacı sinemalardan birinin başrol oyuncusu ve Hollywood’un en büyük yıldızlarından biri olarak hem de şenlik kapsamındaki panellerde konuşmacı olarak Cannes’ın bu yıl da en ağır toplarından elbette.
Yıldız oyuncunun kırmızı halılara her seferinde damga vurma sebeplerinden biri de bu özgüvenli duruşu ve karizması: Blanchett, diğerinin üzerinde görsek beğenmeyebileceğimiz tüm dizaynları, onlarla bütünleşerek dayanılmaz formda sunmayı biliyor
Festival sırasında Variety mecmuasına konuşan Cate Blanchett, artık yavaştan emekli olup ülkesine dönmek istediğinin ve oyunculuk yapmaktan da vazgeçip dümeni direktörlüğe kıracağının işaretlerini vererek hayranlarını üzdü. Tekrar de bu kararlarının uygulanması için daha vade olduğunu hatırlatalım. Bölümdeki erkek hâkim sistemden ötürü yaşadıklarını da aktaran usta oyuncu “Bazen setteki tek bayan olduğumu fark ediyorum. Ortamda 62 erkek var ve bense oradaki tek bayanım. Bu berbat, orantısız ve adaletsiz bir durum” diyerek şikayetini aktardı.
Cannes’dan birkaç gün evvel gelen birkaç kırmızı halı fotoğrafı daha… Yeniden bir Louis Vuitton dizaynıyla Cate Blanchett: Herkes “Yahu hiç cepli tuvalet mi olur?” derken o tüm moda otoriterelinden yıldızlı pekiyisini almıştı bile!
54 yaşındaki Blanchett, oyunculukla birlikte yapımcılığa da el atarak bu bahis hakkında atmaya kararlı olduğu adımları hayata geçirmiş durumda. Bayan hakları ve sinema bölümündeki eşitsizlikleri her vakit vurgulayan Cate Blanchett, bu yıl konuk olarak katıldığı Cannes’da, 2018 yılında ana müsabaka kısmının heyet başkanlığını da yapmıştı. Blanchett’in şenliğin 76 yıllık tarihinde bu onura erişen 12. bayan olduğunu da belirtmiş olalım.
Kırmızı halı kostümlerini seçerken kimi giysilerini birden fazla sefer kullanan yıldız oyuncu bu kere de farklı bir formül deneyip elbiseninin çok konuşulan ceplerini çöpe gidecek artık kumaşlardan diktirmiş
Peki her vakit bu türlü miydi? Her yıl Cannes’ın en büyük yıldızı olan, oyunculuğuyla ayakta alkışlanan, ödüllere boğulan, kırmızı halıda fotoğraflarını çekebilmek için gazetecilerin birbirleriyle yarıştığı Cate Blanchett, Fransa’daki birinci tecrübesinde ne yaşayıp da bugünlere gelmişti? Gelin onu da kendi ağzından, People mecmuasına verdiği özel röportajdan öğrenelim…
Bazen son kelamı giydiklerinizden fazla duruşunuz belirler (Sözümüz elbette bu cins kırmızı halı görünümleri için)
1997’de, büyük Hollywood yıldızlarıyla başrollerini paylaştığı birkaç sinemada oynayıp dikkat çekmeyi başardıysa da Blanchett’in ismini dünyaya duyurduğu ve büyük övgüler topladığı birinci büyük ölçekli proje 1998 üretimi tarihi drama sineması Elizabeth olmuştu. İngiltere tarihine istikamete veren I. Elizabeth’in gençlik yıllarını ve tahta çıkışını anlatan bu değerli sinemadaki rolüyle bir anda BAFTA ve Altın Küre kazanan Cate Blanchett, daha sonra sık sık karşılaşacağımız bir hadiseye dönüşecek olan En Düzgün Bayan Oyuncu Oscar’ı adaylığını da birinci kere bu üretimle kazandı.
Cate Blanchett, birinci büyük çıkışını yaptığı ve En Düzgün Bayan Oyuncu mükafatına aday olduğu 1999 Oscar merasimi kırmızı halısında etrafına bu türlü gülücükler saçıyordu
1 yıl sonra, 1999’da Cannes’a birinci kere davet aldığında 30 yaşında olan Cate Blanchett artık Hollywood’un yükselen bedeli olmaya başlamış, ismini Amerika’da ve İngiltere’de çoktan duyurmuştu. Blanchett’in o yıl başrolünü Rupert Everett ve Julianne Moore’la paylaştığı tarihi güldürü sineması An Ülkü Husband (İdeal Bir Koca) şenliğin kapanış sineması seçilmişti. Ve o da rol arkadaşlarıyla birlikte Cannes’ın yolunu tuttu ve birinci şenlik ve kırmızı halı tecrübesini yaşadı.
Kırmızı halıda yıkılmaz bir heykel üzere gözükse de basın toplantılarında ya da toplu fotoğraf çekimlerinde karşımızda değişik bir Cate Blanchett buluyoruz: Sade, sıcak ve her dem samimi
Şimdilerde heyet başkanlığına bile seçildiği bu şenliğin tartışmasız yıldızı olan ve herkesin peşinden koşturduğu bu dev oyuncu için bu çok kıymetli birinci tecrübeyse hayli makûs, moral bozucu ve morluklarla dolu yaşanmış! Evet, gerçek okudunuz morluklar… “Cannes’la ilgili çok hoş tecrübelerim var fakat her şeyin birinci seferi en çok akılda kalan oluyor ve benimki de böyle” diyerek anlatmaya başlayan Cate Blanchett’in bu birinci Cannes seyahati gerekten de hatırlaması kolay olmayan bir biçimde gerçekleşmiş.
İlk Oscar adaylığını kazandıktan birkaç ay sonra gittiği Cannes’da rol arkadaşlarıyla birlikte basına gülerek poz veren Cate Blanchett… Meğerse gördüklerimiz gerçeklerden epeyce farklıymış
“Cannes’a birinci sefer gittiğimde gerçek manada bir ‘hiç kimseydim’. Küçük ve kimsenin pek de önemsemediği bir sinemada oynamıştım ancak sinema tekrar de şenliğin kapanış sinemasıydı. Kırmızı halıda, fotoğraf çekimlerinde, sektörel toplantılarda nereye gitsem etrafımdakiler tarafından itilip kakıldım. Herkes yanımdan geçip giderken bana dirsek atıp yolunu açıyordu ve her yerim mosmor olmuştu.”
İnsan bu satırları okuyunca şimdiki Cate Blanchett’in o halini göz önüne getirmekte zorlanıyor elbette. Fakat usta oyuncunun artık heyet başkanlığını bile yapmış olduğu bu sinema dünyasının en tesirli şenliklerinden birinde gördüğü berbat muameleyi, kendi sözcükleriyle motamot bu halde aktarıyor. Üstelik bunun akabinde katıldığı bir sonraki Cannes’da yaşadıkları da biraz evvel yazdıklarımızla taban tabana zıt.
“Cannes’a bunların üstüne, bir sefer daha bir filmimle katıldığımda bu kere de o sinema şenliğin açılış sinemasıydı (Bahsi geçen sinemanın 2010 imali ve Blanchett’in başrolünü Russel Crowe’la paylaştığı Robin Hood olduğu notunu buraya ekleyelim). Sineması neden açılış sineması yaptıklarını bile bilmiyorum ancak bu sefer beşerler önüme çıkan herkesi yolumdan çekmeye, önümden iterek uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Kırmızı halıda diğer oyuncularla birlikte kol kola pozlar veriyorduk ve herkes benim rahatım ve memnuniyetim için uğraşıyordu. Yani evet, Cannes’da en kötüyü de, böylesini de deneyimledim. Ancak birinci seferki aklımdan hiç çıkmadı.”
Cate Blanchett 2010’da Cannes’a gittiğinde herkes önünden çekiliyor, fotoğrafçılar onu görüntülemek için birbiriyle yarışıyordu
İşte Cate Blanchett’in bedenini morartacak biçimde itilip kakılarak başladığı Cannes seyahati yıllar içinde ayakta alkışlanmaktan heyet başkanlığına uzanan bir ivmeye sahip. Kendisi de hatırında kalan berbat anılara karşın Avustralya’dan gelip Fransa’da düzenlenen bir şenlikte yer almanın sinemanın hudut tanımazlığının ispatı olduğu vurgusunu yapıyor ve bu yıl da bir defa daha kırmızı halı kraliçesi olarak karşılandığı Cannes için şu tabirleri kullanıyor:
“Buraya gelmek ve büsbütün farklı bir kültür tarafından kucaklanmak beşere yaptığı işin kozmikliğini hatırlatıyor. Dünyanın diğer öteki köşelerinden beşerlerle bir ortada üretim yapabilmek sinema sanatının ve bizlerin de gelişmesi demek. Böylesine bir şenlikte bu imkana sahip olmamız bence şahane bir şey.”
Cate Blanchett de bu yıl, Oscar’da ve Met Gala’da karşımıza çıkan başka yıldızlar üzere, kırmızı halıda 21 yaşındaki oğlu Dashiell John Upton’la birlikte yürüdü